Sosyal Demokrasi Derneği (SDD) İzmir Şubesi, “Başka Bir Hayat Mümkün” başlıklı bir konferans düzenledi. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansa İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile SDD Genel Başkanı Sami Doğan, SDD İzmir Şubesi Başkanı Cengiz Onur, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, CHP Konak İlçe Başkanı Akın Küçükoğullarından, İzmir Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Adnan Akyarlı, Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve SDD üyeleri katıldı.
Sami Doğan: Sosyal demokraside düşünce özgürlüğü temel kuraldır
SDD Genel Başkanı Sami Doğan, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, sosyal demokratların Türkiye’nin gelişimindeki beklentilerini ifade ederek, “Sosyal demokrasi, cumhuriyetin yaşatılmasını, laik, demokratik ve sosyal hukuk devletinin güçlendirilmesini, ülkenin bağımsızlığının korunmasını vazgeçilmesi hedefleri arasında sayar. Etkin, aktif, katılımcı ve sorumlu yurttaşlık bilincinin geliştirilmesini amaçlar” dedi.
Sosyal demokrasinin toplumsal adaletin gereği olarak, toplumdaki tüm eşitsizliklere de karşı durduğunu vurgulayan Doğan, Yargıtay’ın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu kararına işaret ederek şöyle devam etti:
“Bu karar tamamen hukuk dışıdır ve siyasidir. Laik demokrat hukuk devleti olan Türkiye’de düşündürücüdür. Sosyal demokraside düşünce özgürlüğü temel kuraldır. Düşünce özgürlüğü olmadan sosyal demokrasi olmaz. Bizler korkmadan, yılmadan, mücadeleye devam edeceğiz. 2023 seçimleri ülkemizde demokrasi güneşinin yeniden doğduğu bir seçim olacaktır. Tüm yurttaşları bir olmaya davet ediyoruz” dedi.
Tunç Soyer: Demokrasi 5 yılda bir sandığa gitmekten ibaret değil
Konferansta “Başka Bir Hayat Mümkün” başlıklı sunum yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise toplum olarak neden başka bir hayat arandığını, “döngüsel kültür” ve “uyum” kavramı üzerinden açıkladı. İzmir’de göreve geldiği günden bugüne “Başka Bir Hayat Mümkün” mottosu ile İzmir’de hayata geçirdikleri ve Türkiye’ye örnek olan “Başka Bir Tarım” vizyonunu anlattı.
Başka bir hayat için demokrasinin her alanda uygulanabilir olması gerektiğini ifade eden Soyer, “Demokrasi bu topraklarda doğmuş bir yaşam biçimi. İlk meclis bizim sahillerimizde, kıyılarımızda kurulmuş. Biz demokrasinin kuruluşuna ev sahipliği yapan topraklarız. Demokrasi, insanoğlunun bu kainatta bulduğu en büyük inovasyondur. Demokrasi bir arada yaşamanın kültürüdür, sanatıdır. Demokrasi insanların mutlu olmasına yol açan en güzel yaşam biçimdir. Zaman zaman dünyada demokrasiyi geriye götürecek şeyler olabiliyor. Demokraside bir sorun yok aslında ama demokrasinin araçlarında eksiklikler var. Bizim demokrasiyi dijitalize etmemiz, demokrasiyi teknolojiyle buluşturmamız lazım. Yani demokrasinin sadece 5 yılda bir sandığa gidilen bir rejimden ibaret olmadığını anlatmamız lazım” diye konuştu.
“Ekolojik demokrasi”
Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in ekonomik demokrasi kavramının önemine atıfta bulunan Soyer, ekonomik demokrasi için kooperatifçiliği tarımın yanı sıra ulaşım, kentsel dönüşüm gibi hayatın her alanına yaymak için çalıştıklarını ifade etti. Başkan Soyer ekonomik demokrasinin ardından artık “ekolojik demokrasi” kavramının zorunlu olduğunu ifade ederek şöyle dedi: “Demokrasi insan hakları, hukukun üstünlüğü ve özgürlükler olmak üzere üç temel sütun üzerine oturur. İçinde yaşadığımız bu dünyada artık sadece bunlar da yetmiyor. Nehirlerin, ağaçların, ovaların hakkını korumak zorundayız. Biz, gördük ki doğanın üzerinde bir güç değiliz; doğanın parçasıyız. Sadece üç ayaklı demokrasinin vakti geçti. Şimdi doğanın haklarını da savunan başka bir tarife ihtiyaç var. Dört başlık üzerine şekillenen demokrasiden söz etmemiz lazım; siyasal, sosyal, ekonomik ve ekolojik demokrasi. Bunları yaparsak uyumu da yakalayabiliyoruz.”
“Kaftancıoğlu kararı tam bir demokrasi ayıbıdır”
Demokrasinin gelişimi için yereli işaret eden Soyer, ayrıştırma ve kutuplaşma uyarısı yaparak hakkındaki hapis cezası onanan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu kararına da tepki gösterdi. Soyer, “Bütün bu hikaye aslında yerelde kurulabilir. Demokrasinin nefes aldığı ve en çok yayılım gösterdiği yerler kentlerdir çünkü geleceğin dünyası, kentlerin dünyası. Kentler bu uygulamalar için en uygun zemini verir size. Kentlerde ürettiğiniz çözümler dertlere derman olur, dokunur ve çözüm getir. O nedenle kentler arasındaki iş birlikteliklerinin son derece önemli bir yeri var. Biz kentler olarak bu demokrasi uygulamalarını hayata geçirebiliriz. Bir tek tuzağa düşmemek lazım. O da ayrıştırma, ötekileştirme ve kutuplaştırma. Şu çok açık bizi birbirimizden ayıran sebeplerden çok daha fazla birleştiren sebepler var. Bunu gittiğiniz her yerde söyleyebilirsiniz. Yeter ki onların peşinde koşmaktan vazgeçmeyelim, bu değerleri koruyalım. Ne yapıp ne edip kucaklaşacak sebepleri bulmaya gayret edelim. Bunu biz yapmaya devam edeceğiz, birileri de yapmamaya devam edecek. Bunun son örneği de Canan Kaftancıoğlu kararı. Canan Kaftancıoğlu ile ilgili verilen karar tam bir demokrasi ayıbıdır. Ne hukukidir ne vicdanidir. Asla kabul edilemez. Bu gelgitler oluyor ama bunları aşmayı da bu kadim kültürün insanları olarak biliyoruz. Bunları da aşacağız” dedi.