2019 yerel seçimlerinin hemen ardından muhalefet tarafından kazanılan büyükşehirlerde,
belediye başkanlarının karşılaştıkları sorunların ele alınması için bir yerel yönetimler çalıştayı
düzenleyen Sosyal Demokrasi Derneği, (SDD) aradan geçen 3 yılın ardından bu kez ilçe
belediye başkanlarını bir masanın etrafında topladı.
SDD’nin 20 Nisan 2022 tarihli “Fark Yaratan Sosyal Demokrat İlçe Belediyeleri – Uygulama
İçinde Karşılaşılan Sorunlar ve Çözümler Üzerine Tartışma” başlıklı çalıştayında,
ilçelerindeki uygulamalarla fark yaratan 6 CHP’li belediye başkanı konuşmacı olarak yer aldı.
Moderatörlüğünü üstlendiğim çalıştayda konuşan belediye başkanlarına ilişkin genel
değerlendirmelerim ve çalıştayda kendileri tarafından dile getirilen hususlar aşağıda ifade
edilmiştir:
Adem Barış Aşkın, Ankara Elmadağ Belediye Başkanı – “Kırsal Kalkınma”
Çalıştayın ilk oturumunun ilk konuşmacısı Ankara Elmadağ Belediyesi Başkanı Adem Barış
Aşkın’dı. Ankara Metropoliten alanının kentsel gelişme aksında yer almayan doğusunda,
kırsal niteliğini hala belli ölçüde sürdüren bir ilçe olan Elmadağ uzun süren AKP iktidarından
sonra kazanılmış bir belediyedir. Bu tür ilçelerin büyükşehirlerin merkezine “yakın ama
uzak”, çevre ilçesi olmayan ama merkezde de tam yer almayan bir konumda bulunduğu
söylenebilir. Ayrıca, Elmadağ, Ankara Kentinin gelişme aksında da yer almamakla birlikte
bunun getirdiği sorunlara karşı bir yerel vizyon geliştirme meselesi ile karşı karşıya bulunan
bir yerleşimdir.
Adem Barış Aşkın’ın öne çıkan bazı projeleri yöresel mimari, yeşilköy, ilçe içindeki kamusal
alanları geliştirmeye yönelik girişimleri içermektedir. Sn. Aşkın, ilçenin kırsal niteliğini de
dikkate alarak bir vizyon çizmeye çalıştıklarını, bu konuda ODTÜ Öğretim Üyeleri Ali ve
İnci Gökmen’lerin Güneşköy örneğinden çok yararlandıklarını ifade etmiştir. Belediye
elindeki arazilerde tarımsal üretim yapıldığını ve elde edilen gelirle hem kadınlara istihdam
sağlandığı hem de öğrencilere burs verildiği anlatılmıştır. Aynı sefa gibi çeşitli aromatik ve
tıbbi bitkiler ile üretim yapıldığını ifade eden başkan bu üretim seferberliğinde Ankara Kent
Konseyi gibi yapılarla iş birliği yapıldığını söylemiştir.
Kazım Kurt, Eskişehir Odunpazarı Belediye Başkanı – “Tarihi Koruma ve Modern
Sanatlar Müzesi”
Eskişehir metropoliten alanının geleneksel merkezi olarak tarif edilebilecek Odunpazarı ilçesi
son dönemde özellikle kültürel miras ve sanat ile ilişkili olarak gündeme gelmektedir. Bunun
doğal bir sonucu olarak tarihi Odunpazarı evlerinin bulunduğu alanla birlikte kentin değişen
toplumsal dokusuna uyum sağlayan ve değer katan bir geleneksel merkez oluşturma
meselesinin en önemli tartışma konusu olduğu ifade edilebilir. Belediye Başkanı Sn. Kazım Kurt’un arka planı da bu vizyonun inşası için önemlidir. Eskişehir kent kimliğini oluşturan
sanat, spor faaliyetlerinin sivilleşmesine ciddi katkılarda bulunan Kazım Kurt, halk evleri
içerisinde yetişmiş ve Türkiye’nin seçimle göreve gelen ilk kent konseyi başkanı olarak
belediye başkanlığına da seçilmiş önemli bir şahsiyet. Kendisinin Türkiye Kent Konseyleri
Platformunun kuruluş sürecinde de önemli katkılarda bulunduğu bilinmektedir. İlçede oluşan
kültür ve sanat ortamı, önemli sivil girişimlere de ortam sağlayarak ünlü mimar Kengo
Kuma’nın eseri olan “Odunpazarı Modern (OMM)” Müzesinin ortaya çıkmasını da
sağlamıştır. İlçe önemli bir kültür turizmi odağı haline gelmiştir.
Sayın Kurt konuşmasında, Odunpazarı’nı bir kültür ve sanat merkezi haline getirmek üzere
atıl haldeki kamu yapılarının devralınması ve kamu kullanımına açılması için merkezi
idarenin taşra teşkilatı ve merkezi idare ile yaptıkları mücadeleden bahsetmişlerdir. Bu
mücadele sürecinde kurulan alan yönetimine kendi tercihleri dışında atanan alan başkanı gibi
konularda ciddi sorunlar yaşandığını, valilik tarafından kentte toplanan emlak vergilerinden
kesilen ve koruma için harcanması beklenen kaynaklardan proje hazırladıkları halde
yararlanamadıklarını anlatmıştır. Kentteki sorunların aşılmasında kent konseyleri türü
katılımcı yapıların önemini vurgulamıştır.
Murat Gerenli Kırklareli Lüleburgaz Belediye Başkanı – “Stratejik Planlama”
Ağırlıklı olarak kırsal nitelikli bir yerleşimler sistemi içinde ulusal sınırlara yakın ve İstanbul
hinterlandı içindeki bir kentsel yerleşimi yönetmek sorunu ile tanımlanabilecek bir sorunsal
gözlüğünden bakılabilir Lüleburgaz’a. Bu meseleyi dinamik bir kentsel sosyal yaşamı
sürdürmek ve zenginleştirmek stratejisi ile alan Lüleburgaz Belediyesi bunun için “stratejik
planlama” gibi tartışmalı bir aracı çok iyi kullanmış ve önemli sonuçlar elde etmiş. Stratejik
planlama ile “temalar” belirleyerek kent kimliği ve kültürünü geliştiren bir yerel yönetim
olmak hedefini belirleyen Lüleburgaz stratejik planlamanın yürürlüğe girmesinden bu yana
ülke çapında stratejik yönetim konusunda önemli ödüller almış. En son olarak da Avrupa
Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi tarafından verilen “Sürdürülebilir Kentsel
Hareketlilik Planlaması Ödülleri’nde Lüleburgaz Belediyesi Türkiye’den ilk finalist olmuş.
Belediye yönetimi içinde de bir süreklilik sağlanmış. Belediye Başkanı Murat Gerenli,
toplumsal yaşamda yapılan önemli katkılar da bulunmuş bir isim. ÇYDD, ADD gibi sivil
toplum örgütlerindeki görevinden sonra Belediye içerisinde görev alarak bu anlayışı devam
ettirmiş. Kendisi kurumsal yapıda “bilinçsiz yeterlilik” olarak tanımlanan yetkinliğe
erişebilmek için stratejik yönetim yaklaşımlarının etkin bir şekilde kullanıldığını ifade
etmiştir. Lüleburgaz’ın stratejik planlamada her dönem belli temalar etrafında hizmetleri
örgütlediği, ayrıca bu temalarla ilişkili olarak bir eğitim süreci tasarlandığı ve farklı konularda
akademilerin örgütlendiği anlatılmıştır. Ayrıca uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapılarak
kentin toplumsal yapısının gelişimine katkıda bulunulmaya çalışılıyor.
Filiz Ceritoğlu Şengel: İzmir Selçuk Belediye Başkanı – “Kırsal Kalkınma”
İzmir gibi çok verimli topraklarda, kooperatifleşme gibi önemli deneyimlerin katkısıyla, Efes
Antik Kenti gibi çok önemli kültürel miras unsurunun bulunduğu, tarım, turizm işlevlerinin
getirdiği yükü yönetebilmek ve toplumsal refaha dönüştürebilmek meselesi Selçuk gibi küçük
bir ilçenin en önemli meydan okumaları gibi görünmektedir. İzmir ile güçlenen ulaşım
bağlantısı, yükselen yaş ortalaması, ikinci bahar süreci meseleleri de bunlara eklenebilir.
Şirince’nin potansiyeli, tarımsal üretimin yerel hizmetlerle bütünleştirilmesi süreci,
kooperatifleşme ve tarımsal destekler gibi unsurlar da bu bağlamda değerlendirilebilir. Sayın Filiz Ceritoğlu Şengel, yerel yönetimlerdeki bakış açısını köy enstitülerinden gelen bir bakışla
“Efes Tarlası, yaşam köyü” gibi projelerle geleneksel üretim kültürünün korunması ve
geliştirilmesi üzerinde temellendiriyor. Kendisi İzmir ve Selçuk yerel siyasetinde önemli
katkılarda bulunmuş bir hukukçu aynı zamanda.
Sayın Ceritoğlu Şengel, yerelde insanları sürece dahil etmenin öneminden bahsederek tarımın
artık siyaset üstü bir konu olarak ele alınmak zorunda olduğunu ve aile tarımının önemini
vurgulamaktadır. Yerelde merkezi idarenin taşra teşkilatındaki zafiyetleri gidermenin de
kendilerine ait olduğunu, özellikle taşımalı eğitim gibi konularda bu konuda ciddi sorunların
yaşandığını anlattı. Yerel düzeyde Efes Antik Kenti gibi yılda üç buçuk milyona yakın
ziyaretçi alan bir ören yerinin gelirinden yeterince pay alınamadığından ve buna rağmen
hizmet verilmeye çalışıldığından da bahsetti.
Ercüment Şahin Cervatoğlu: Rize Fındıklı Belediye Başkanı – “Katılımcılık”
Karadeniz coğrafyasının yerel kültürel ve sınıfsal geleneğini sürdüren küçük ve orta ölçekli
yerleşim birimlerinin geleceği sorunu olarak ifade edilebilecek bir tartışmanın odağında yer
alıyor Fındıklı İlçesi. Merkezi yönetimin maden, enerji, turizm gibi sektörlere ilişkin yerelden
kopuk ve ekosistemi etkileyen dayatmacı müdahaleleri altında yerel yönetim pratiklerinin
nasıl yönetilebileceğine ilişkin de önemli bir örnek oluşturuyor. Sayın Cervatoğlu, TMMOB
Örgütlülüğü deneyiminin yerel yönetimlere taşınması açısından önemli bir deneyimi ifade
ediyor. Özellikle merkezi hükümetin millet bahçesi gibi projelerine ilişkin karşı çıkışı ve
açılan davalarla da gündeme gelmiş durumda.
Cervatoğlu, Fındıklı özelinde Karadeniz’de Terzi Fikri ile başlayan bir anlayışın devamı
olduğunu ifade ediyor. Katılımcılık ve yerel kimlik temelinde doğal bir katılımcı sürecin inşa
edilmesi için Fındıklıda imeceye verilen isim olan “Meci” pratikleri, ortak değer üretme
anlayışı hakim kılınmaya çalışılıyor. Bunun için belediyedeki tüm birimler lağvedilmiş ve 91
çalışanla 19 hizmet birimi kurulmuş. Halk yönetime katılıyor ve birim amirleri her ay meclis
önünde hesap veriyor. Kent konseyinin önerileri de belediye meclisinde doğrudan
görüşülüyor. Üretenin yöneten olması prensibiyle su fiyatlarının yasal zorunluluk olan
sembolik miktara çekilmesi için çaba gösteriliyor.
Ulaş Tepe Ordu Gülyalı Belediye Başkanı – “Belediyecilikte Genç Bakış”
Karadeniz kıyı yerleşiminin zorlu coğrafi ve doğal yapısı ve bununla ilişkili gelişme sorunları
ile başa çıkabilmek küçük yerleşimlerin en önemli meselelerinin başında geliyor. Merkezi
yönetimin ve büyükşehir belediyesinin kıyılarla ilgili vesayetinin etkileri ve temel altyapı
sorunları son dönemin önemli gündem maddeleri arasında. Özellikle Karadeniz Sahil Yolu
gibi zorlama yatırımlar ve sonrasındaki yoksunluklar karşısında alternatif politikaların nasıl
geliştirileceği önemli bir konu olarak görünüyor. Ordu’nun Gülyalı ilçesi de merkeze çok
uzak olmamasına ve yeni yapılan Ordu-Giresun Havaalanına çok yakın olmasına rağmen bu
gündemi paylaşıyor. Türkiye’nin en genç belediye başkanlarından birisi olan Ulaş Tepe,
aslında yerel yönetimler konusunda yüksek lisans düzeyinde eğitimli ve bu konularda
akademik çalışmalar yapmış. Ayrıca daha önce ulusal gençlik parlamentosu yürütme kurulu
üyesi ve gençlik hareketinin bir parçası olarak önemli çalışmalar yapmış. Başarılı mali
yönetim ve kısıtlı kaynaklarla yerel altyapı yatırımları konusunda elde ettiği başarı öne
çıkmakta.
Ulaş Tepe, aslında küçük ve orta büyüklükteki Anadolu yerleşimlerinde gençlerin giderek
daha fazla sesini duyurmaya başladığını ifade ediyor. Son yıllarda özellikle sosyal medyada
şive taklidi yapan gençlerin izlenme sayılarındaki artışı buna bir örnek olarak gösteriyor.
Seçime girmeden önce Ordu içinde daha fazla yerde başarı elde edeceklerini düşünmüş ama
seçim sonuçları gelince bir tek kendisinin kazandığını görerek şaşırmış. Seçim sürecini de çok
kısıtlı olanaklarla daha çok gençlere hitap ederek kazandığını ifade ediyor. Öncelikle
gençlerin kendilerine inanması gerektiğini ifade eden Tepe, yönetime geldiklerinde ciddi bir
kriz belediyeciliği yapmak zorunda kaldıklarını, ama sonunda halka yakın belediyecilikle tüm
sorunları aştıklarını söylüyor. Her ay belediye meclisini farklı bir mahallede toplamak gibi
yöntemler izlediklerini ama merkezi yönetimin müdahalelerinden dolayı sorun yaşadıklarını
ifade ediyor. Örneğin Cumhurbaşkanlığının bir kararı ile bir balıkçı barınağı belediyenin yetki
sınırları dışına çıkarılmış.
Genel Değerlendirme: Yerelin Özgünlüğünü Harekete Geçirmek Mümkün mü?
Altı belediye başkanının değerlendirmelerinin aslında Türkiye’nin tüm yerleşimleri için ortak
bir sorunun varlığına işaret ettiği söylenebilir. Bu sorun “değişen yerleşimler sistematiği
içerisinde – dönüşümün kaynakları daha çok yerleşim sınırlarının dışından geliyorsa –
dönüşümü yönetebilecek bir yerel yönetim pratiği nasıl olabilir” şeklinde özetlenebilir. Bu
soruya geçtiğimiz otuz yılda önce yerelleşme sonda da merkezileşme ile yanıt verilmeye
çalışıldı ancak yaşanan deneyimler bu her iki yaklaşımın da tam çözüm olmadığını bize
gösterdi. Üçüncü bir yol olarak yerelin özgünlüğünün ve değerlerinin keşfine yönelik bir
yaklaşım olabilir. Buna göre özellikle özel sektörcü bir bakış açısına sahip olanlar özgünlüğü
keşfetmeye ve ortaya çıkarmaya yönelik yeniliklerin yerleşimin dışından geleceğini
savunmaktadır. Akıllı kentler benzeri kavramlar buna dayanmaktadır. İkinci olarak daha sivil
toplumcu bir bakış açısı ise yerelin özgünlüğünün ancak yereldeki içsel dinamiklerin ve
adanmışlığın harekete geçirilerek ortaya çıkarılabileceğini iddia etmektedir. Aslında belediye
başkanlarımızın konuşmalarında bu her iki bakış açısının da izlerini farklı derecelerde görmek
mümkündü.
Bir üçüncü yol olarak, değişimin kaynağının yerleşim dışından geldiği düşünülerek iş birliği
ağları kurma olduğu söylenebilir. Burada mekânsal sınırları aşan ve yönetim süreçlerini bir
öğrenme sürecine çevirme çok büyük önem taşımaktadır. İş birliğinde rekabet olarak
adlandırabileceğimiz bu yaklaşımda beş temel sorun alanı ele alınabilir:
1. Toplumsal açıdan gerileyen ya da ekonomik olarak aşırı yüklenmiş farklı ölçekteki
yerleşim alanlarında dönüşen toplumsal alan, üretim ve sermaye birikim süreçlerine
müdahale etmeye çalışmak.
2. Kültürel ve doğal mirasın korunup gelecek kuşaklara aktarılması için gündelik
yaşamın sürekliliğini sağlama mücadelesi vermek ve bunun için bilim ve teknik
birikimi bir araya getirmek.
3. Mevcut kurumsal yapıların sınırlarını aşabilmek için yönetim yapısına müdahale edip
etkinleştirmek ve bunun için yönetsel yenilikleri kullanmak.
4. Geleneksel yaşam ve üretim tarzlarını bugüne taşıyacak öğrenme süreci ve
yaklaşımları canlandırmak ve güçlendirmek.
5. Mekânsal açıdan toplumsal farklılıkların kurulduğu tarihsel süreçte, toplumsal
potansiyelin kültürel birikim kaldıracıyla harekete geçirilmesinin sağlanması.