Derneğimizin organize ettiği “Demokrasi ve Basın Özgürlüğü Paneli”, 13 Eylül 2024 Cuma günü Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi’nde yapıldı.
Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu’nun moderasyonunda CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, Avukat Fikret İlkiz ve Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Mustafa Balbay, demokrasi ve basın özgürlüğünün temel ilkeleri etrafında deneyimlerini aktardı. Panelin açılış konuşmasını yapan Genel Başkanımız Sami Doğan, konuşmacılara ve izleyicilere katılımları için teşekkür ederek, konuşmasında “İki konuya değinmek istiyorum: Biri Narin cinayeti. AKP iktidara geldikten sonra kadınları ve kız çocuklarını kamusal alandan çekip eve hapsetme projesinin son noktasıdır, bunu şiddetle kınadığımızı hepinizin huzurunda ifade ediyorum. Cinayeti aydınlatmak için zor şartlarda görev yapan basın mensuplarının tehdit edilmelerini de şiddetle kınıyorum. İkincisi, Halk TV programcısı Murat Ağırel’in mafya eliyle ölümle tehdit edilmesini de protesto ediyorum” ifadelerini kullandı. Demokrasinin güçlenmesi için basın özgürlüğünün çok önemli olduğunu, panelin bu temelde bir kilometre taşı olacağını söyleyen Sami Doğan, demokrasi için basın gücüne ve bağımsızlığına ihtiyaç olduğunu belirtti.
Panele gönderilen telgrafların okunmasının ardından, moderatör Orhan Uğuroğlu söz alarak panel için bir giriş yaptı. Konuşmasına Sosyal Demokrasi Derneği’ne ve katılımcılara teşekkürle başlayan Uğuroğlu, “Olmayan demokraside, olmayan basın özgürlüğünde, olmayan anayasada böyle bir konunun seçilmesi çok manidar” dedi. Orhan Uğuroğlu, konuşmacıları sırayla tanıttıktan sonra sözü Avukat Fikret İlkiz’e verdi.
Demokrasi tek başına ele alınamaz
“Olmayan demokrasiden söz etmemiz, demokrasi üzerine tartışmaları sürdürmek ve hatta yeniden başlatmak gerekiyor. İktidarın gücünün sınırlandırılması, bir anlamda demokrasinin tamamlayıcısıdır. Seçimler demokrasinin tamamlayıcısıdır. Demokrasi kavramını tek başına ele almamız mümkün değil. Demokratik mekanizmaların işleyişinde ve devletin sınırlandırılmasında yargının çok önemli bir görevi vardır. Yargı bu görevi yerine getirdiğinde demokrasideki çoğunluk ilkesi ve siyasal iktidarın sınırlandırılması olguları önem taşır. İktidarı kullanmak, demokrasi sayesinde mümkün olabilir. Yeniden tartışmamız gerektiğini düşündüğüm en önemli sorunlardan birisi, ‘devletsiz hukuk’ veya ‘az devlet, çok hukuk’ kavramlarıdır. Her zaman için hukukun var olduğu kabul edilmektedir, bunun üzerinden tartışmalar yapılmaktadır. O hâlde demokrasi için, yönetilebilir bir demokrasiyi düşünmemiz lazım.”
Hukuksuz yayın yasakları
“Herhangi bir şekilde yayın yasağı koymak yasaktır, anayasanın düzenlediği bir yasaktır. Ancak bir dava varsa, hâkimin vereceği kararla yayın yasağı koyabilirsiniz. Bugün Narin ölümünden bahsederken uygulanan hukuksuz yayın yasağına itiraz etmek gerekir. Fakat bugün bu yayın yasağına itiraz edecek gazetecileri ve avukatları mumla aramaktayız.”
Fikret İlkiz’in konuşmasının ardından sözü, CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp aldı:
Basın özgürlüğünün sembol isimleri
“Ben bir gazeteciyim. Beni bugün milletvekili olarak değil, gazeteci olarak dinlemenizi rica ediyorum. Fikret İlkiz’in, meslekleri nedeniyle mağdur olmuş tüm gazetecilerin üzerinde eli vardır. Türkiye’de bir basın özgürlüğü mücadelesi varsa, son 40 yılın bu mücadelenin en önemli isimlerindendir. Yanımda Mustafa Balbay oturuyor, ‘Ak Parti, Türkiye’deki basın özgürlüğünü ne hâle getirdi?’ diye sorarsanız, sayın Balbay bu sorunun vücut bulmuş yanıtıdır ki 4 yılını, pırıl pırıl bir gazetecilik faaliyetinin sonucu olarak cezaevinde geçirmiştir. Böyle değerli isimlerin arasında sizlere farklı ne söyleyebilirim diye huzurlarınızdayım.”
Biz de sağlıklı kalamadık
“Ak Parti iktidarı, son 20 yılda basını ve medyayı biçimlendirdi. Bütün bu vahametin içerisinde bizim de sağlıklı kalabilip kalamadığımıza bakmak gerekiyor. Erdoğan’ın bu ülkeye yaptığı en büyük kötülüklerden biri herkesi vasatlaştırmak ve herkesi kendine benzetmek oldu, dolayısıyla biz de sağlıklı kalamadık. Buradan yeni bir arınmayla çıkmamız gerekiyor. Daha kararlı, daha özgürleşmiş meslek örgütlerine ihtiyacımız var.”
Moderatör Orhan Uğuroğlu, panelde son sözü Cumhuriyet Yazarı Mustafa Balbay’a verdi:
Basının önemini en iyi bilenlerden biri Erdoğan
“Meclis açılmamış, Kurtuluş Savaşı örgütlenmemiş, İstanbul ve İzmir işgal altında ama Mustafa Kemal Atatürk, kurtuluş mücadelesindeki en önemli unsurun basın olduğunu görüyor ve bu şekilde kullanıyor. Nutuk’ta 785 kez telgrafçılardan söz ediyor, çünkü o dönemin en önemli iletişim aracı telgraf. ‘Biz Kurtuluş Savaşı’nı telgrafçılarla kazandık’ diyor. Buradan da anlıyoruz ki bir demokrasi mücadelesi verilecekse ve Türkiye demokratik bir ülke olacaksa, basın özgürlüğü bu mücadelenin en önemli unsurudur. Erdoğan bunu en iyi görenlerden olduğu için hem kendi medyasını oluşturdu, hem de kendi medyası içinde geniş bir yelpaze oluşturdu.”
Güçlülerin medyasına karşı sosyal medya
“İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğü kavramları geçmişten bugüne çok değişti. Üzerlerinde olağanüstü baskı olmasına rağmen, hızı ve artan toplumsal gücü bakımından bize fırsat sunan unsurları da var. İktidarın ‘medyokrasi’ diyebileceğimiz rejimle ülkeyi yönettiğini, günümüzde medya gücünden çok güçlülerin medyası olduğunu söyleyebiliriz. Fakat sosyal medya, güçlülerin medyasına karşı elimizdeki fırsatlardan biri. Her birimiz birer medya gücüyüz, ‘çaresizseniz, çare sizsiniz’. İktidarın elinde kitle imha silahına dönüşen basının karşısında her birimiz birer medya sahibi olabiliriz.”
Konuşmaların ardından soru-cevap kısmına geçildi ve konuşmacılar, kendilerine yöneltilen soruları yanıtladı. Sosyal Demokrasi Derneği Genel Başkanı Sami Doğan’ın ve yönetim kurulu üyelerinin moderatör Orhan Uğuroğlu ile konuşmacılar Fikret İlkiz, Okan Konuralp ve Mustafa Balbay’a çiçek takdiminin ardından panel son buldu.