Türkiye’de Sokak Hayvanları Düzenlemesi ve Dünyadan Örnekler

Sahipsiz sokak hayvanlarına yönelik düzenlemeler içeren Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM’de kabul edilerek yasallaştı. Oylamaya 594 milletvekilinin 500’ü katılırken, 275 milletvekili kabul, 224 milletvekili ret ve 1 milletvekili çekimser oy verdi. Düzenlemeye göre, sokak hayvanlarının toplanması, sahiplenilene kadar, barınaklarda yahut şimdiki ismiyle rehabilitasyon merkezlerine kapatılması, ötenazi maddesi çıkarılmasına rağmen, veterinerlik kanunlarına uygun olarak gerekli görüldüğü takdirde ötenazi yapılmasına karar verildi. Bu politika notu Romanya ve İsveç ülkelerinde sokak hayvanları haklarını, düzenlemelerini ve kanunlarını inceleyerek, Batı’da sokak hayvanları sorunlarının nasıl çözüldüğünü araştırmayı amaçlar.

Romanya, Avrupa Birliği’nin en fakir 2. ülkesi. Yaklaşık 500.000 sokak hayvanı ile birlikte, Avrupa kıtasında en çok sokak hayvanına sahip ülke. Son zamanlarda, köpek ısırmaları, ısırma sonucu bulaşan çeşitli hastalıklar, gürültü ve kirlilik sebebiyle, kamusal alanda sokak hayvanlarına karşı tepkilerin arttığı gözlemlenmiş. Romanya’da belediyeler, sokak hayvanları ile ilgilenen kurum ve kuruluşlara fon ayırma yükümlülüğüne sahip olsa da, karar verici mekanizmalar bu programları etkili bir şekilde kullanma ve yönetme becerisine, arzusuna sahip değiller. Sokak hayvanlarına ötenazi uygulaması Romanya’da serbest ve Romanya’da sokak hayvanlarının sayısının azaltılması için en çok başvurulan yöntem ötenazi. Uzmanlar bu uygulamayı kalıcı bir çözümden uzak olmakla ve vahşete sebebiyet vermekle eleştiriyor. Sahiplenilmeyen sokak köpekleri, ilk olarak barınaklara gönderiliyorlar. Veriler, barınakların köpeklerin rahat ve uzun yaşaması için çok elverişli olmadığını gösteriyor. Hayvanlar belli bir süre geçtikten sonra sahiplenilmezse, bu barınaklarda öldürülüyorlar. Romanya’da 1990’dan beri köpek saldırısından kaynaklı 11 ölümün olduğu kaydedildi. Birleşik Krallık’ta ise sadece 2005’ten beri 17 kişinin köpek saldırısından kaynaklı öldüğü rapor edildi. Ancak Romanya’da özellikle yerel medya, sokak köpeklerine karşı büyük bir kampanya başlattı. Sokak köpeklerini ‘’sahipsiz köpekler’’ olarak adlandırıp sert bir uygulamanın yürürlüğe girmesi için çalışma başlattılar. Bu, hayvanseverler ile sokak hayvanları karşıtları arasında gerginliklere sebep oldu. Kimi zaman hayvanseverlerin, otoriteleri, gerektiği yerde ötenazi uygulamasına başvurmamaları sebebiyle de eleştirdiği görülüyor. Romanya’da köpeklerin genellikle zehirleme, aç bırakma, ateşli silah ile öldürüldüğü eleştiriler hayvanseverler tarafından dile getiriliyor.

Romanya’daki ilk düzenlemeler 2001 yılında ‘’Sokak Köpekleri Hakkında Acil Durum’’ yasası ile ortaya çıktı. Bu düzenlemeler, yakalanan sokak köpeğe, 7 gün içerisinde sahiplenilmezse, ötenazi yapmayı yasal hale getirdi. Ötenazi yapma yetkisi veterinerlere verildi. Ayrıca, düzenleme gereğince, hayvana işkence yapmak, aç bırakmak, zehirlemek yasaklandı. 2004’te ise bu düzenleme biraz genişletilerek, sokak hayvanlarına bazı haklar tanındı. Bu düzenleme değişikliği uyarınca, insanların sahip olduğu hayvanları terk etmesi yasaklandı. Hayvanların, beslenme, barınma, sağlık hizmeti alma hakları yasal güvenceye kavuştu. Bu düzenleme ile beraber, hayvana karşı kötü muamele tanımlandı ve suç sayıldı. 2007’de 2001 yılında yürürlüğe giren ve 2004 yılında düzenlenen kanunlara gerçekten uyulup uyulmadığı konusu mecliste tartışıldı. Senatör Marius Marinescu, bu hukuk maddelerinin uygulanmadığını ileri sürerek, kanunun hem içeriğinin hem uygulanmasına yönelik maddelerinin revize edilmesini savundu. Bunun sonucunda ‘’Marinescu Hukuku’’ 2008’de yürürlüğe girdi. Bu hukuktan önce, sokak hayvanlarına ötenazi zorunluydu. Bu hukuk yürürlüğe girdikten sonra, hastalıktan acı çeken sokak hayvanları hariç, hayvanlara ötenazi yapılması yasaklandı. Kısa bir süre sonra ‘’Marinescu Hukuku’’na karşı muhalif sesler yükselmeye başlandı. 2011’de Romanya Temsilciler Meclisi, ötenazi uygulama hakkını; kimi zaman yerel yönetimlerin, kimi zaman mahalle meclislerinin verebileceğini öne süren bir yasayı geçirdi. Fakat, sosyal demokrat ve liberallerin meclisteki işbirliği ile ilgili yasa Anayasa Mahkemesine götürüldü. Anayasa Mahkemesi, ilgili yasanın anayasaya aykırı olduğuna kanaat getirdi. 2013’te 4 yaşında bir çocuğun köpekler tarafından öldürülmesinden sonra Romanya meclisinde, sokak köpeklerini 14 günlüğüne barınakta tutma ve 14 gün içinde sahiplenilmezse ötenazi uygulama hakkı tanıyan yasa geçti. Bu yasa ile beraber, sokak köpekleri konusunda yerel yönetimleri yetkili kılındı. Her yerel yönetimin en az bir veteriner ile çalışması gerektiği, ötenazinin ancak veteriner tarafından yapılabileceği, köpeklerin tutulduğu yerlerin saat 11:00 ile 18:00 arası ziyaret edilebileceği resmiyet kazanmış oldu. Bu kanun sonrasında, itirazlar yükselse de, Anayasa Mahkemesi ve Temyiz Mahkemesi bu kararı hukuka uygun buldu. Romanya, Avrupa Evcil Hayvanların Korunması Sözleşmesi’ne taraf bir ülke. Bu sözleşmenin 2 maddesi önemli: 11. madde, ötenaziyi düzenliyor. Ötenazi ancak ve ancak son çare ise ve büyük, yıkıcı sağlık sorunlarına neden oluyorsa uygulanmalıdır. 12. madde ise, sokak hayvanlarının sayısının azaltılmasına atıfta bulunarak, acıya ve vahşete sebep olan toplamalara karşı durur. Romanya’da sokak hayvanları politikalarına baktığımızda öne çıkan 2 önemli husus bulunmakta. İlk olarak, Romanya siyasi otoriteleri, sokak hayvanları konusunda etkili bir sorun-çözme becerisi gösterebilmiş değil. Bunun yerine etki-tepki ile açıklanabilecek, geçici önlemlere başvuruyor. İkincisi ise, Romanya’da hukukun uygulanması ve bunun denetimi, Avrupa Birliği ortalamasının çok altında. Bunlar sokak hayvanları konusunda etkili ve kalıcı bir çözüm için engel oluşturan temel 2 sorun.

İsveç, köpek ruhsatlandırma ve kaydı konusunda en başarılı ülkelerden birisi. Bu başarı, kuduzun kontrol altına alınmaya çalışıldığı 1900’lü yılların başına uzanıyor. İsveç’te 1988’de yürürlüğe giren Hayvan Refahı Yasası ve Hayvan Refahı Yönetmeliği uyarınca, hayvan ihmali, bir hayvanın terk edilmesi, kötü muamele ve zulüm yasaklanmıştır. Hayvan barınakları ulusal mevzuat ile yönetilmez; tamamen sivil toplum kuruluşları tarafından işletilir ve kendi kendini denetler, düzenler. Burada aktif vatandaşlığın önemi anlaşılıyor. İsveç’te 4 aylık yaştan büyük köpeklerin kayıtlı ve tanımlanmış olması gerekmektedir. 2000 yılından itibaren, İsveç köpek kaydı için kulak dövmesi yerine mikroçip kullanıyor. İsveç’te sokak hayvanları, polis, vatandaşlar ve hayvan refahı müfettişleri işbirliği ile bulunup toplanıyor ve 7 gün içerisinde barınaklara teslim edilerek sahibine ulaşılıyor. Sahibi, köpeğini aldıktan sonra barınak için ödeme yapmak zorunda. İsveç gibi İskandinav ülkelerinde sokak hayvanı konsepti pek tanıdık değil. Bunun temel olarak 2 sebebi var. Birincisi, bir hayvan beslemek için, kanun çok katı kurallar getiriyor ve denetimler çok yoğun. Dolayısıyla, terk edilen hayvanlar gibi bir sorun doğmuş olmuyor. İkincisi, ülkedeki aktif demokrasi ve aktif vatandaşlık bilincinin AB ortalamasının çok üstünde gelişmiş olması. Vatandaşlar, sivil toplum örgütleri ve otoriteler ile beraber çalışarak hayvan sağlığı konusunda çalışma yürütmekte, sahipsiz hayvanları sahiplendirmekte ve aynı kurumlar ile beraber, sahiplendirilen hayvanların, ortalama üstü hayat kalitesinde yaşayıp yaşamadığını denetlemektedir. Bu başarılar kuşkusuz, İsveç halkının demokratik yaşam ile olan kurduğu bağda yatmaktadır. Hayvan hakları ile demokrasi indeksleri paraleldir.

Yorum yapın